21 Nisan 2009 Salı

Çağla Aşı



Bu sene hiç tatmadığım, artık çok pişirilmeyen değişik Antep yemeklerini denemek istiyorum. Bunun için kullanacağım sebzelerin mevsiminin gelmesini bekliyorum sırayla. Şu sıralar uzun süredir beklediğim çağlaların tam zamanı. O yüzden hemen bu haftasonu badem çağlası ile yapılan bu yemeği denedim.

Bu yemeği anannem annemler küçükken yaparmış ama annem kendisi yapmadığı için pek bilmiyordu. Yine de bana yardımcı oldu. Yoğurtlu bakla yemeğine benzediğini söyleyip ona göre yorumunu yaptı. Elimde bir reçete vardı ama kullanılacaklar listemi annemin önerilerine göre oluşturdum.

Verilen reçetede bu yemekte soğan kullanılıyor, annem yoğurtlu yemeklere soğan gitmez dedi. Doğrusu ben de yaptığımız hiç bir yoğurtlu yemeğe soğan kullandığımıza şahit olmadım. Onun yerine sarımsak kullanmamı önerdi.

Yemek etli-nohutlu yapılıyor (Antep'de bütün sulu yemeklerde et ve nohut ikilisi kullanılır). Ben sadece 1 kişilik denemelik yaptığım bu yemeği etsiz pişirdim. Tahminimden güzel oldu, hatta oğlum da yedi, üstelik neredeyse yarısını. Yoğurdu az bişey kestirdim(yumurta pişsin diye ocakta çok tutunca kesildi maalesef) ona rağmen tadında bir sorun yoktu. Çağlaları biraz diri pişirmem söyleniyordu ama bana çok diri geldiler bir dahakine daha fazla pişireceğim.

Not: Şu sıralar çağlanın bir de turşusunu kurmak istiyorum, çok lezzetli oluyor!

Çağla Aşı
Malzemeler (1 kişilik)
  • 100 gr. badem çağlası(ikiye bölünüp ortası çıkarılmış)
  • 40-50 gr. parça et (ben kullanmadım)
  • 1/2 çay bardağı haşlanmış nohut
  • 1-2 diş sarımsak
  • 1 su bardağından 1 parmak eksik süzme yoğurt (yoğurdunuz çok koyu değilse 1 bardak kullanın)
  • 1 yumurta sarısı
  • sıvıyağ, haspir (safran)
Hazırlanması
  • Eti yemeklik doğrayıp önce biraz kavurup sonra üzerine su ekleyip pişirin
  • Ayrı bir yerde çağlaları ve birkaç parçaya böldüğünüz sarımsağı 10-15 dk haşlayarak pişirin (ben 10 dk. haşladım bana göre çok diri kaldı, siz kullandığınız çağlanın cinsine göre kontrol ederek pişirebilirsiniz)
  • Etin üzerine pişmiş çağlaları ve nohutu ilave edin.
  • Yoğurdu geniş bir kaseye alıp üzerine yumurta sarısını kırıp çırpın. Yemeğin suyundan ekleyip ılıklaştırdığınız yoğurdu yemeğe ilave edin, ocağı kapatın.
  • Bir tavada bir miktar sıvıyağı kızdırıp içine haspir ilave edip altını kapatın.
  • Yemeğin üzerine yağını döküp servis edin.
Notlar:
  • Yoğurdu kestirmemek için yumurta kullanıyoruz ve yemeğin suyu ile ılıklaştırıyoruz. Kestirmemek için dikkat etmeniz gerekn yoğurdu yemeğe ekledikten sonra çok fazla ocakta tutmayın.
  • Yoğurtlu yemeklerde kestirmenin haricinde diğer önemli konu kıvamı. Eğer yoğurdunuz az gelir veya yemeğini çok sulu olursa kıvamı koyu olmayan ve çokta güzel olmayan yoğurtlu bir yemeğiniz olur. Bunun için öncelikli tavsiyem yemeğin suyunu önceden ayarlarken fazla su kullanmayın ve yoğurda ayrı su değil de yemeğin suyundan koyun. Yemeğin suyu size normal gibi görünse de yoğurtta girince çok sulu kıvamı açık güzel olmayan bir yemeğiniz olabilir. Ama sonuç olarak çok koyu bir yemeğiniz olursa sonradan kaynar su takviyesi ile sorunu daha kolay çözebilirsiniz.

17 Nisan 2009 Cuma

Yoğurt nasıl yapılır?



Bahsetmek istediğim birkaç gıda maddesi var. Bunlardan ilk olarak yoğurda yer vermek istedim. Yoğurdun faydası tartışılmaz o yüzden uzun uzun bunları yazmayacağım. Benim ev yoğurdu ile tanışmam, neden ve nasıl yaptığımdan bahsedeceğim size.

Yoğurdu evlendiğimden beri kayınvalidemlerin yanında köyden gelip kendi yaptığı yoğurtları satan bir dükkandan alıyoruz. Köy yoğurdu yediğimiz için içimiz rahat ama 5 kiloluk büyük kovalarda almak zorunda olduğumuz için tüketmek biraz sıkıntıydı. Küçük bir aile olduğumuzdan ve evde olmadığımız günler olduğundan uzun süre kalıyordu. Tabi işin içinde bir de bazen (özellikle yaz aylarında) geldiği anda ekşi olan yoğurtlar da var. Oğluma sürekli taze ev yoğurdu yedirmek istiyordum, günlük mayalamak zor oluyordu hem az miktarda sütü mayalandırmak daha zor oluyor. Hazır yoğurt yedirmek istemiyorum. Aldığımız köy yoğurdu eskiyince yedirmek istemiyorum v.b. bu bahaneler uzar gider. Velhasıl artık evde yoğurt yapmamın zamanı gelmişti ve hatta geçiyordu. Oğluma mayaladığım yoğurtlar hep çok sulu oluyordu. Ben de artık bu işe adam akıllı bir gireşeyim dedim ve kayınvalidemden güzel tatlı, köy yoğurdu aldım mayalık. Süt olarak maalesef kutu sütü kullanıyoruz güvenilir, günlük sütü tercih ederim ama maalesef şimdilik böyle devam ediyor.

Şuanda güzel yoğurtlar mayalayabiliyorum. İşin sırlarını paylaşayım istedim.
  1. İlk olarak bulabiliyorsanız mutlaka güzel bir köy yoğurdu maya bulun. Hazır yoğurtlara bol miktar antibiyotik koyduklarından (tanınmış büyük firmalar da dahil-linkteki yazıyı mutlaka okuyun) hazır yoğurtları hiç tavsiye etmem.
  2. Ben şimdilik 2 litre sütten yapıyorum. Pastörize süt kullandığımdan 10 dk kadar kaynatıyorum yeterli geliyor. Ama tabi diğer sütleri 30-40 dk kaynatmak gerekecektir. (Sakın benim bir ara dediğim gibi zaten pastörize kaynatmama gerek yok ılıtayım yeter demeyin, kaynatmak önemliymiş. Kaynadıkça fazla suyu buharlaşıyor böylece daha katı bir yoğurdunuz olacak)
  3. Kaynayan sütü isterseniz cam bir kaba alarak ılımasını bekleyin. Ilıklığı kuş parmağınızı batırdığınızda sıcaklığı hissedeceğiniz ama elinizi yaklamayacak sıcaklıkta olacak. 7 ye kadar sayın 7 dediğinizde sıcaklığı iyice hissediyor ama parmağınız yanmıyorsa tamamdır.
  4. Yarım su bardağı kadar mayanıza ılık sütten biraz ekleyerek onun da ılımasını sağlayın, hatta bence kullanmadan bir süre önce buzdolabından çıkarın çünkü çok soğuk mayayı ılıklaştırmak daha zor olacaktır. Mayaya koyduğunuz sütle mayayı iyice karıştırıp pürüzsüz olmasını sağlayın.
  5. Sütünüze mayayı dökmeden önce mayalamayı yapacağınız ılık-sıcak bir ortam seçin. Kışın kalorifere yakın bir yere koyabilirsiniz, yazın serin olmayan bir köşe seçin kendinize.
  6. Sütünüzü mayalama mekanına koyun, ılıklaştırdığınız mayayı sütün içine dökün ve kaşıkla karıştırarak mayanın her yere dağılmasını sağlayın.
  7. Üzerini kullandığınız kabın kapağı ile veya sarar ile kaplayın ve battaniye ile ürtün ve hiç kıpırdatmadan mayalamaya bırakın.
  8. 3-4 saatte mayalanma olacaktır. Battaniyeyi açıp kontrol edebilirsiniz.
  9. Yoğurdunuz tutmuş ama üzerinde sarı sular varsa (ki bu ekşi su oluyor) yoğurdunuzun üzerine temiz bir bez örtüp (yoğurda temas edecek) bu suyu beze çektirebilirsiniz. Bu faydalı bir su ama yoğurdunuzun ekşi olmasını istemiyorsanız bunu yapabilirsiniz. Bezle yoğurdun ekşi suyunu aldıktan sonra buzdolabından bir süre dinlendirin. En az 1-2 saat hatta mümkünse bir gece dolapta kaşık değmeden dinlensin. Bu şekilde daha da koyulaşacaktır.
  10. Buzdolabında dinlendikten sonra yoğurdu artık kullanabilirsiniz. Kullandıkça ekşi suyu birikecektir, bu suyu biriktikçe alırsanız eğer yoğurdunuz ekşimez. Ben üzerine bez koyuyorum bunun için çok birikmişse de bir bardağa alıp eşime ikram ediyorum :) Bu işlem size biraz ters gelebilir ama yoğurdun tatlı kalıp oğluma yedirebilmem için böyle yapmam şart. Bir de yoğurdun ağzını kapatmıyorum ekşimemesi için.
  11. Yoğurdun sonunda mayalığı ayırmayı ve ayırdığınız mayayı yememesi için ev halkını uyarmayı unutmayın!

14 Nisan 2009 Salı

Biberiyeli Tavuk



Biberiye ince yapraklı bir bitki. Hem baharat olarak hem de süs bitkisi olarak kullanılabiliyor. Yaprakları sürekli yeşil kalıyormuş hem de çiçek açıyor. Annemlerin evine yakın parka süs bitkisi olarak dikmişler biberiyeleri. Biz de biraz onlardan faydalanıyoruz :) Biberiyeyi çay olarakta tüketebilirsiniz, hazmı kolaylaştırdığı söyleniyor. Biz önce demleyelim dedik ama ne rengi ne de tadı pek çıkmayınca kısa süreli kaynattık. Tabi doğru usulünü bilmiyorum. Tadı güzeldi, ağır bir tadı yok.

Abimin eşi biberiyeyi makarnalara, yoğurtlu çorbalara kullanıyor. Annem de makarna ve tavukta seviyor. Ben olmasına rağmen mutfağımda pek kullanmıyordum ama tavukta hoşuma gitti. Annemin yaptığı bu yemekten size de bahsetmek istedim.

Biberiyeli Tavuk
Malzemeler
  • 7-8 parça tavuk (biz kalçayı tercih ediyoruz etli ve daha lezzetli oluyor)
  • 3-4 tane patates
  • 1-2 domates
  • 1 büyük soğan
  • 8-10 diş sarımsak
  • Biraz salça, sıvıyağ, pulbiber, karabiber
  • Biberiye (biz kuru kullandık ama tazesi de güzel olacaktır)

Hazırlanması
  • Küçük bir kapta salça, zeytinyağı diğer baharatları ve bir miktar suyu karıştırın.
  • Kalın kenarlı küçük bir tepsiye tavukların ve 3-4 parçaya bölünmüş patatesleri ve domatesleri koyup üzerine sosunu döküp hepsini harmanlayın
  • Ağzı kapalı olarak ocağın üzerinde tavuk ve patatesler pişene kadar pişirin.

10 Nisan 2009 Cuma

Kuymak



Kuymak, Gaziantep'de yeni doğum yapmış lohusa kadınlar için yapılır. Sütü artırdığı söyleniyor. Yeni anne ve bebeği ziyarete gelenlere de ikram edilir. İkram edilen bir diğer şey de her yörede farklı şekilde yapılan lohusa çayı yani bizdeki adıyla Tarçın.

Kuymak bir tür muhallebi. Ama bildiğimiz muhallebiden bir kaç farkı var. Kuymak aslında su ile yapılıyor ama bazı kişiler (ben de dahil) sütü tercih edebiliyor, daha lezzetli olması için. Diğer bir özelliği ununun önce kavrulması ve pişip kaplara paylaştırıldıktan sonra üzerine eritilmiş tereyağ veya sadeyağ* dökülmesi (şimdilerde sadeyağ dökeni görmedim ama eskiden sadeyağ tercih edilirmiş). Ve tabi üzerine Antep Fıstığı dökülmesi.

Genelde yeni annenin annesi veya kayınvalidesi önceden fazla miktarda unu kavurup hazır bekletir, gelen misafire hemen suyu veya sütü eklenip pişirilir.

Kuymak
Malzemeler: (1 kase)
  • 1 yemek kaşığı un
  • 1 yemek kaşığı toz şeker
  • 1 su bardağı su veya süt
  • 1 silme tatlı kaşığı tereyağ
Hazırlanması:
  • Unu yağsız tavada hafif pembeleşene kadar kavurun. Altını kapatıp soğumasını bekleyin (soğumazsa ya da en azından ılımazsa topaklanır)
  • Soğuyan unun üzerine şekeri, suyu veya sütü döküp karıştırın.
  • Ocağın altını açıp karıştırarak pişirmeye başlayın.(Pişirme boyunca karıştırmayı bırakmayın)
  • Kaynadıktan sonra koyulaşıp muhallebi kıvamına gelene kadar pişirin
  • Kaseye alıp üzerine eritilmiş tereyağını ve fıstığı döküp sıcak servis edin.
*: Sadeyağ, su ve diğer elemanlarından hemen hemen ayrılarak, yağ nisbeti % 99'a çıkarılmış bir tereyağ çeşididir.Kaynak
Gaziantep'de baklava ve kadayıflar bu yağ ile yapılır.


Geçen yazımda bahsettiğim menekşemi daha büyük bir saksıya diktim, yanına bir arkadaş daha geldi. İşyerindeki çekmecemin üzerine koydum. Sabah fotoğrafını çekecekken aktar olmaya aday çekmecemi de birlikte çektim. Çekmecemin içindekiler: (Sol üst sıradan başlayarak) kuşburnu, yeşilçay,granül kahve, süttozu, papatya+adaçayı,ıhlamur, toz şeker ve arada kalmış meyve çayları. Siyah çayı pek tüketmiyorum da.. Bitki çaylarını bitkilerin kendisinden yapıyorum, ama kuşburnunda henüz başarılı olamadım, güzel olmuyor tadı.

7 Nisan 2009 Salı

Bugünlerde..

Kıştan çıktık malum evin içi iş dolu. Bahar temizliğine başlayanlar oldu mu bilmiyorum ama ben herkesten sonra bitireceğimi bildiğim için haftasonu yavaştan başladım. Mutfak dolaplarına el attım. Tezgah üzerindeki iki dolabı sildim, içindekileri yıkadım. Kullanmadığım şeyleri paketleyip kaldırdım, taşınırken kolaylık olsun (ümit ederim bu sene en geç gelecek sene taşınmayı düşünüyoruz). Ama daha yapılması gereken çok dolap içi var.

Balkonum yok ama bu sene çok sevdiğim rengarenk çiçekler, minik biberler, otlar yetiştirmek için birkaç adım atabildim. Aslında 2 sene önce mutfak camımın önünde duran 2 tane saksıda çiçeklerim vardı ama geçen sene oğlum doğupta ben ilk zamanlarda annemlere taşınınca çiçeklerim soldu.

Ben de 2 hafta önce uzun dikdörtgen balkon saksılarından aldım. 1/3 üne süs biberi tohumu, 1/3 üne tere tohumu diktim. 1/3 ü ise dikilecek naneleri bekliyor. Yuvarlak bir saksıya aldığım lilyum soğanlarını diktim. Uçları beyazdı, şimdi pembe oldu. 4 günde rengi değiştiğine göre hayata bağlanmaya başladı diye düşündüm. İnşallah yazın güzel çiçeklerini de açar.







Yan resimdeki diktiğim süs biberi. Tohumu çıkarıp aralıklı olarak toprağın üzerine serpiştirdim. Üzerine de çok az toprak döktüm. Tere tohumlarını da aynı şekilde yaptım. Naneyi alırsam dalıyla dikeceğim.





Bunlar da lilyum soğanları. Aldığım pakette yazdığına göre gevşek toprağa dikmek gerekmiş. Soğanı toprağa uçları dışarda kalacak şekilde diktim.









Bir tane de hazır gül aldım. İki tane ince dalı var. Annemle babam benim için bir saksıya diktiler. Onu da diğerlerinin yanına camın önüne sıraladım. Üstelik üzerinde bir tane de tomurcuk var bakalım hangi renk açacak? Dün de kayınvalidem bana minicik kabında başında 2 tane çiçeği olan menekşe verdi. Onu daha büyük bir kaba alırsam belki işyerinde arkadaşlık edecek bana. Onların fotoğrafları henüz yok maalesef.


Soğanımı eklemesem olmaz. Fikri Pratik Anne'den aldım. Bakalım tazecik soğanlarım çıkacak mı?












Evelgün akşam tv de bakacak birşey bulamadığımdan kanalları ilerleyip duruyordum, Türkçe kanalları bitirmiş yabancı kanallara geçmişim, RTL televizyonundabir program dikkatimi çekti, izlemeye başladım. Bizim tvlerde evim güzel evim gibi bir program. Ona bakınca bizimkilere kötü bir kopyası bile demek geçmiyor insanın içinden. Ev normal bir ev değil, triblex ama içi harap halde. Hem tamirattan geçirdiler hem de çok güzel dekore ettiler. Üstelik tüm evi. Dekorasyon sitelerini gezmeyi severim ama görsel olarak izlemek insana daha güzel fikirler sunuyor. İnsan çevresini güzelleştirmek için bu tarz şeyleri izlemesi gerek.

Bunlar da ilginizi çekebilir:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...