26 Aralık 2008 Cuma

Şöbiyet



Bayram sonrası abim kayınpederinin yaptığı şöbiyetlere imrenip annemlere yaptığımız ziyarette şöbiyet malzemeleriyle birlikte geldi. Ben de ilk kez baklavalık yufka kullanmak ve böyle bir şeyde eksik kalmamak adına abime yardım ettim. Babam iç kaymağını hazırladı biz de şöbiyetleri hazırladık.

Şöbiyet (50 adet)
Malzemeler
  • 1 paket baklavalık yufka (500 gr.)
  • 3 su bardağı süt
  • 1/2 çay bardağı irmik
  • 200-250 gr. çekilmiş fıstık içi
  • 400-500 gr. tereyağı (bizim kullandığımız 350 gr.dı az geldi)
Şerbeti için;
  • 2.5 su bardağı şeker
  • 2.5 su bardağı su
Hazırlanması:
  • Sütün içine irmiği ekleyip ateşte pişirin. Muhallebi kıvamına gelince altını kapatıp soğutun. Çok katı olursa süt ile açabilirsiniz
  • Paketin içinden dikdörtgen şeklinde 30 kat yufka çıkıyor. 15 katını ayırıp sarın paketine koyup saklayın (çok çabuk kuruduğu için)
  • İlk 15 katlık yufkayı cetvel yardımı ile 7 cm lik kareler şeklide kesin
  • Her bir karenin içine 1 tatlı kaşığı kaymak 1 çay kaşığı fıstık koyun. Bir köşesini diğer köşenin üzerine doğru kapatıp muska şeklini verin
  • Tepsinin tabanını tereyağı ile yağlayın (yağı az kullanmayın)
  • Tepsinin ortasından başlayıp aşağı doğru bir sıra halinde herbiri diğerinin ağzına denk gelecek şekilde yerleştirin
  • Diğer sırada şöbiyetleri 180 derece ters açı ile yerleştirin
  • Diğer 15 kat yufkayı da aynı şekilde hazırlayın
  • Tereyağını eritin, şöbiyetin üzerine dökün
  • 180 derece fırında kızarana kadar pişirin
  • Şöbiyetler piştiği sırada şerbetini hazırlayın
  • Şöbiyet çıktıktan sonra üzerine şerbetini dökün
  • Şerbetini çekip soğuduktan sonra fıstıkla süsleyip servis edin
Not: 7 cm lik kareler kesildikten sonra kenarlarda küçük dikdörtgen parçaları kalıyor. Biz kaymak kalmadığı için onların içine fıstık koyup katladık, şekilsiz oldular ama çok lezzetli oldu.

25 Aralık 2008 Perşembe

25 Aralık



Gaziantep'in düşman işgalinden kurtuluşunun 87. yıl dönümünde atalarımızı saygı ile anıyorum. Ruhları şad olsun.


"TÜRKÜM DİYEN HER ŞEHİR, HER KASABA VE EN KÜÇÜK TÜRK KÖYÜ, GAZİANTEPLİLERİ KAHRAMANLIK MİSALİ OLARAK ALABİLİRLER."

M.Kemal Atatürk

1. Dünya savaşından sonra Antep önce İngilizler sonra Fransızlar'ın işgali ile toplam 3 yıldan fazla özgürlük mücadelesi verdi (30 Ekim 1918-25 Aralık 1921) . 83 bin nüfuslu halk 6317 şehit verdi, Fransızlardan şehre 70.000 mermi yağdırıldı, büyük açlık çekildi ama mücadeleyi elden bırakmadı. TBMM tarafından, 8 Şubat 1921 de Gazi ünvanını aldı. 20 Ekim 1921' de Fransızlarla imzalan Ankara İtilafnamesi' nden sonra, 25 Aralık 1921' de son Fransız askerlerinin şehri terketmesi ile özgürlüğüne kavuştu.


15 Aralık 2008 Pazartesi

Uno ile iyi yaşamak



Uno'nun son günlerde kurduğu sofralardan diğer blogcu arkadaşlar sayesinde haberiniz olmuştur. Ben de ilk onların sayfasında gördüm bu sofrayı ve unoyu takdir etmiştim. Ama uzun süredir bakamadığım mailimde bana da bir davetiye varmış da haberim yokmuş. Uno bana hitaben güzel bir maille kurdukları kahvaltı sofrasına davet etmişti beni. Cevap veremediğim halde de ikinci sofralarına davet etmiş eğer gelemezsem adresime ürünlerini gönderebileceklerini söyleyen bir mail göndermişlerdi. Ben de tabi İstanbul'da yaşamadığım için gelemeyeceğimi bildirdim kısa bir süre sonra 3 çeşit uno ekmeğini evime gönderdiler.

Uno tahıllı ekmek, rus çavdarlı ve alman esmer ekmeğini görünce çok mutlu oldum (hatta eşim para ile aldığımız ürünler bu kadar çabuk gelmiyor yorumunda bulundu :) Üstelik adıma bir de mektup yazmışlardı. Uno'yu bu güzel uygulamalarından dolayı tebrik ve teşekkür ediyorum. Ekmeklerin bir kısmı bitti bile ama ben ancak ekleyebiliyorum.

Ertesi sabah uno tahıllı ekmekle güzel bir kahvaltı hayali ile girdim mutfağa. Teflon tavada 2 dilim ekmeği (tereyağı da sürerek) güzelce kızarttım. Yanında Antep peyniri, kırma yeşil zeytin, domates, yumurta (fotoya giremedi) ve çayla çok beğenerek yedim. Tahıllı ekmeği şiddetle kızartarak yemenizi tavsiye ediyorum, tostta yapabilirsiniz eminim çok güzel olur. Üstelik Erdem'e tahıllı ekmekten yediriyorum ve hep kendim yapmak istediğim halde bir türlü fırsat bulamadığımdan uno sayesinde artık oğlum tahıllı ekmek yiyor.

Yaptığım kahvaltının ardından tatlı düşleriyle birlikte biranda kendimi çavdarı ekmeğe nutella sürüp yerken buldum. Nutella çavdarlı ekmeğe çok yakıştı. Birkaç dilimini anneme verip geri kalan bütün dilimleri nutella ile birlikte yedim :)

Alman ekmeği ile ne yapacağımı pek bulamadım maalesef. Bir kaç denemem oldu ama ben alman ekmeğinin kendisi ile pek aram yok, daha önce bir akrabadan gelmişti ordan tanışıyoruz. Güzel bir fikir bulduğumda onu da sizinle paylaşacağım. Öncelikle diğer bloggerların denemelerini uygulayacağım.

8 Aralık 2008 Pazartesi

İyi bayramlar...

Sevdiklerinizle birlikte, mutlu, huzurlu bir bayramı geçirmeniz dileğiyle, Kurban Bayramınız kutlu olsun...

Bunlar da ilginizi çekebilir:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...