30 Haziran 2006 Cuma

Terleme



İşte sırasını bekleyen bir güzel. Üzüm korukları yaprakların arasında dinlenme edasındalar. Ama henüz üzüm olmamaları demek tüketilemezler anlamına gelmiyor, hele ki ekşi severler tarafından! Onları tek tek tuza banıp yemenin haricinde "terleme" yapılıp yenmesi ilk akla gelenlerden. Saplarından ayrılıp yıkandıktan sonra kapaklı bir kaba konulur, içlerinden birkaç tanesinin ezilerek suyu çıkarılır ve biraz tuz, biraz biber atılıp kapağı kapatıldıktan sonra iyice sallanır. Ne kadar çok sallanırsa o kadar çok terler ne kadar çok terlerse o kadar çok güzel "terleme" olur. Eee ne de olsa adı üzerinde.. Fotoğrafı ise aşağıda:

22 Haziran 2006 Perşembe

Etli Yaz Dolması



Kırmızı, yeşil, mor.. Tam da yazı gösteren renkler. Taze sebzelerin doğal rengi ve canlılığını soframızda tatmak hem gözümüzü hem karnımızı doyurdu.İtiraf etmem gerekirse görüntüde birinciliği domatese veririm. Belki kırmızı rengin albenisi bunu yapan ama sizce de öyle değil mi? Ama domates dolması konusunda aynı birinciliği ona veremiyorum maalesef. Ben domates yerine biber ve kabağı tercih ediyorum. Sanırım acı biber dolması bir Antepli için birinci sırada gelmesi çok normaldir. Dolmalar dolmada usta olan anneme ait. Evet itiraf ediyorum dolmadan haberim vardı! Ama bu güzel renk cümbüşünü tahmin ettiğim için fotoğraf makinası olmadan gitmeyi nasıl göze alabilirdim? Sanırım siz de bana hak vermişsinizdir. Gerçeği ile fotoğrafı farklıdır ama umarım hoşunuza gidecek şekilde kareleyebilmişimdir. Bu güzelleri fotoğrafladıktan sonra kalem kağıdı alıp neyi nekadar kullandın diye sorup anneme not almaya başladım. Eh, ölçmeden yaptığı için tam tarif biraz zor gibiydi ama aşağı yukarı kullandığı şeyleri yazdırdı bana. Zaten herkesin bildiği bir dolma tarifi vardır, üç aşağı beş yukarı içindekiler değişir, onu da denemek isterseniz Antep usulüne göre dolma yemiş olabilirsiniz. Bence tatmanız lazım, kesinlikle çok güzel.



Malzemeler:
Sebzeler:
  • 10 tane dolmalık biber
  • 10 tane dolmalık patlıcan
  • 8 tane kabak
  • 8 tane domates
İçi:
  • 3 su bardağı pirinç
  • 300 gr kıyma (yağsız ise zeytinyağı takviyesi yapabilirsiniz)
  • 1 büyük soğan
  • 1 baş sarımsak
  • 2 yemek kaşığı biber+domates salçası
  • karabiber
  • tuz
  • ekşi (limon tuzu, limon suyu veya sumak ekşisi)
Hazırlanması:
  • Sebzeleri oyup hazırlanır (domatesler diğerlerine göre daha etli oyulur ve kapak açılırken bir taraftan kesilip domatesten tamamen ayrılmaz, bir tarafı bitişik kalır)
  • Domatesin içi tuzlanır
  • Kabağın içi de tuz+karabiber karışımı sürülür
  • Soğan ve sarımsak ince ince doğranıp tüm iç malzeme karıştırılır
  • Sebzelerin içine iç malzeme bir parmak kadar boşluk kalacak şekilde doldurulup sebzelerin ağız kısımlarından kesilen parçalarla veya bir adet biber veya domates kesilip ağızları kapatılır
  • Tenzereye alttan üste doğru sırası ile patlıcan, kabak,biber ve domates şeklinde yatay vaziyette dizilir (dizerken birbirlerinin ağızlarına destek olmalarına dikkat edin)
  • Tencereye 3 su bardağı kadar su konur (tencerenin yarım olması kafi, taze dolma olduğu için sulanacağından tam olarak su doldurulmasına gerek yok)
  • Suya Tuz katılır ve kaynara çıktıktan sonra altı kısılır ve 10 dk sonra yine suyuna ekşisi katılır (ekşisini ilk başta katarsanız kabaklar pişmeyeceği için ekşi bir süre sonra katılır)
  • Dolmaların üzerine dolma taşı veya bir-iki tabak konularak ağırlık kapıldıktan sonra ağzı kapatılıp toplamda 45 dk kadar pişirilir (arada kontrol etmekte fayda var, daha kısa sürebilir)

16 Haziran 2006 Cuma

kolay Pasta


Pasta biraz sıradan bir pasta,krema için hazır krem şanti kullandım ama pandispanyası için yine de yazmak istedim. Pasdispanyasında hiç yağ yok. Tat olarak hazır pandispanyalara benziyor. 28 cmlik bir kalıpta pişirilen pandispanya 2 kata bölünebiliyor.
Pandispanya Malzemeleri:
  • 5 yumurta
  • 1 su bardağı şeker
  • 1 su bardağı un
  • 1 paket vanilya
  • 1 paket kabartma tozu
Hazırlanması:
  • Şeker ile yumurtaları kabarana kadar mikserle iyice çırpın
  • Vanilyasını ekleyin
  • Un ve kabartma tozunu katıp mikser kullanmadan karıştırın
  • Yağlanmış 28 cm lik bir tepsi veya kelepçeli kalıpta 180 derecede pişrin.
  • Piştikten sonra fırın teline alıp naylon bir iplikle ortadan ikiye kesin (ben uzun bir ekmek bıçağı ile yaptım, ilk deneme için hiç fena olmadı)
Burdan gerisi size kalmış. Ben 1.5 paket kremşanti kullandım(75 gr. lık). Meyve olarakta çilek ve muz. Bence sadece çilek veya sadece muz kullanmaktansa ikisi birlikte daha hoş oldu. Not: Ben yuvarlak tepsi kullanıyorum. Fırından çıkarır çıkarmaz tezgahın üzerinde ıslak bir bez üzerine koyduğum zaman kekin tepsiden çıkması kolay oluyor.

13 Haziran 2006 Salı

Misafir hazırlıkları için faydalı notlar

İlk kez bu haftasonu annelerimden yardım almadan misafir konuk ettim.
Misafir sayısı az olmakla birlikte ben bazı şeylerde tecrübesiz olduğumdan aksaklıklar oldu.
Hep ikramların bir kısmının hazırlanmasında yardım alıyordum ben de geri kalanını
halledip evimi temizliyordum. Bu sefer herşeyi ben yapacaktım ve arkadaşlarımın rejimde
olduğu düşüncesi ile az çeşit ama çok sevdikleri şeyleri yapmaya karar verdim.
Yaş pastayı geceden hazırlamaya başladım, sabah kalkıp temizliğimi yapıp kısır ile
kurabiye veya poaça hazırlayacaktım. Geceden yapmaya çalıştığım pastada daha önce de
başarılı olamadığım borcamı deneyince sonuç kötü oldu. Sabah kalktığımda yine de hepsini
yetiştiririm sanıyordum ama olmadı, temizlik olarak sadece ortalığı toparlayabildim.
Yaş pasta ve kısırın yanına da hazır birşeyler aldırdım. Bu bir davet bile bana pek çok
şey öğretti. Belki çoğunuzun bildiği şeylerdir ama ben yine okuyacak kişilere ufakta olsa
yol gösterir diyerek bu tecrübeleri maddelere döktüm.

Misafir hazırlıklarında dikkat edilmesi gereken noktalar:

1. Temizliğinizi en geç bir gece önceden tamamlayın, ikramların hazırlığını temizlikten
sonraya bırakın.Çünkü ikramlarda herhangi bir terslik çıktığında temizlik yapmaya
zamanınız kalmayabilir
2. İkramlarda ne yapmak istediğinize karar vermek yapmaktan daha zordur.
En en geç iki gün öncesinden karar verip gerekli ihtiyaçları tedarik edin
3. Eğer daha önce denemediğiniz ve nasıl olacağı hakkında bir yorumda bulunamadığınız
bir tarif varsa veya daha önce başarılı olamadığınız herhangi bir şey varsa davet için
onu yapmayın
4. Ufak tefek şeyler kolay gibi görünebilir ama zaman darlığı içerisinde sizi koşturup
telaşlanmanızı sağlar, buyüzden olabildiğince önce onları hazırlayın. (Şekerliklere
şeker koymak, kullanılacak tabaklar kirli ise yıkamak v.b.)

5. Eğer yapmayı düşündüğünüz birşey varsa misafirler geldiği esnada aklınızdan çıkabilir.
Yapacağınız şeyi hatırlatıcı nesneleri görebileceğiniz yerlere koyun. (Fotoğraf albümünüzü
göstermek istiyorsanız önceden çıkarmak, çaydan önce kahve yapmak istiyorsanız
kahveyi ortaya çıkarmak v.b.)

6. Gelen misafirler rejimde veya tüm ikramları tüketemeyecek sayıdalarsa evdekilerin de
sevdiği ikramlar hazırlamaya özen gösterin (mesela benim eşim çikolatalı tarifleri sevmez,
eğer çikolatalı birşeyler yaparsam
tüketim konusunda işyerimdeki arkadaşlardan yardım
alıyorum)

11 Haziran 2006 Pazar

Kısır


Dün arkadaşlarıma en sevdiğimiz şeylerden biri olan kısırı yaptım. Konya'da arakdaşlarımla aynı evde kaldığım sırada da her hafta mutlaka ya kısır ya batırık veya da mercimekli köfte yapardık. Sanırım kızların doğasında var bu düşkünlük.


Gaziantep'de de bayanlar biraraya geldiklerinde yağlı köfteyi çok yaparlar. Ben yağlı köfteye çiğköftenin etsizi diye anlatırdım arkadaşlarıma. Et yerine yağ konuyor ve bence çiğköfteden daha güzel oluyor. Bir de "tok karnına 9 topak köfte" deyimi vardır ki Anteplilerin nekadar köfteye düşkün olduklarının bir göstergesidir bence. (Topak, her bir köfte sıkımına versilen isim. Genelde yağlı köfte için çiğköfteden daha büyük sıkımlar yapılır ve buna topak adı verilir. En kısa zamanda onun da tarifini yayınlamak isterim.)


Fotoğrafaki kısır öğrenciyken Adanalı arkadaşlarımdan öğrendiğim bir tarif. Adanalılar kısırın içine salatalık malzemesini de koyuyolar ki bence kısırın özelliği de bu olmalı. Eğer salatasını içine koymazsam yağlı köfte yaparım daha iyi diye düşünüyorum ben. Tarife geçmeden önce kısır ile köfte arasındaki farkı da söylemek istiyorum bilmeyenler için. Kısır için kullanılan köftelik bulgur sıcak su ile ıslatılarak şişirilir ve bu şekilde hazırlanır. Köfte de ise su pek kullanılmaz. Biz yağlı köftenin içine olgun domates koyup onun suyu ile ve biraz da su takviyesi ile yoğururuz. Sanırım Urfa'da çiğköfte yoğrulurken içine hiç su katılmadan, arada el bir kaptaki su ile ıslatılarak yoğruluyor. Köfte de bulgur yoğrularak oldurulmaya çalışıldığından kısırdan daha yorucu oluyor.

Şimdi Adana Kısırının tarifine geçiyorum: Malzemeler (7-8 kişilik):
  • 7 çay bardağı köftelik ince bulgur
  • 2 yemek kaşığı biber+domates salçası
  • 1 büyük soğan
  • 5 adet orta boy domates
  • 5-6 adet salatalık
  • 1 adet marul (ben bir kısmını yanında yemek için ayırdım, bir kısmı da çöpe gitti.)
  • 1 su vardağı sıvıyağ
  • 2-3 yemek kaşığı nar ekşisi (limon suyu veya limon tuzu da olur, kullanmadığım için onların ölçüsünü bilmiyorum)
  • tuz
  • pul biber
  • karabiber
Yapılışı:
  • Geniş bir tepside köftelik bulguru kaynamış su ile ısatıp ağzını başka bir tepsi ile kapatın. (1-1.5 litre su kullandım, önce bira zdöküp suyu çektikten sonra biraz daha takviye edebilirsiniz. 10 dk yeterli geldi ama yumuşamamışsa biraz daha bekletebilirsiniz)
  • Salça, karabiber, pul biberini ilave edip yoğurun. (Zaten yumuşak olduğu için kolay yoğruluyor , çok fazla yoğurmanıza gerek kalmıyor)
  • Yağı bir tavaya alıp küçük küçük doğradığınız soğanı da katarak ateşe koyun. Soğanlar biraz solana kadar ateşte tutun. (soğanların renk değiştirmesine gerek yok, biraz solması yeterli)
  • Yağı bulgura döküp yoğurmaya devam edin.
  • Nar ekşisini katın.
  • Bu aşamadan sonra salatalık malzemeleri katıyoruz. Salatalık malzemeleri katarken dikkat edilecek nokta, domatesi tamamen bütün malzemeleri kattıktan sonra katmak. Diğer malzemleri ise harmanlar şekilde kısıra karıştırmak.
  • Önce marul ve salatalığı koyun ve harmanlayarak karıştırın.
  • Tuzunu katın
  • Eğer tuzu ve ekşisi yeterli geliyorsa en son küp küp doğradığınız domatesleri de katarak hafif bir şekilde kısıra karıştırın.
  • Bir çoba kasesine kısırdan koyup servis tabağına ters çevirip, marul, nane, turşu ve limonla servis yapın.

5 Haziran 2006 Pazartesi

Fıstıklı Börek


Nihayet benden beklenen tarifi deneyebildim. Aslında bir kere daha denemiştim ama istediğim gibi olmadığı için ikinci kez denemeye karar vermiştim. Şimdi bu fıstıklı börek de neyin nesi diyeceksiniz. Antep'de kalmış olanlar iyi bilir bunu. Zaten Antepliler her şeye fıstık koymayı pek sever. Ne ceviz ne fındık fıstığın tadını vermez ki. Aynı şeyi Ermenekli arkadaşım ceviz için, Samsunlu arkadaşım da fındık için düşünürdü. Bu gördüğünüz börekcikler de Antep'de özellikle kahvaltılık olarak simitçilerde satılan kaymak ve fıstık içeren şekerli bir börek. Ben bunu Antep'de yaşamadığı için bulma imkanı olmayan arkadaşların evlerinde yapabilmeleri için denedim.

Önce nasıl yaptığımı anlatayım daha sonra yorumlarımı ekleyeceğim.

İç harcını için: 2 su bardağı süte 3-4 yemek kaşığı irmik ve şeker katarak ateşe koydum. Kaynayana kadar devamlı karıştırdım, kaynamaya başladıktan sonra bir süre daha kıvamı artması için ateşte tuttum. Ateşten indirdikten sonra karıştırmaya bir süre daha devam edip biraz soğumasını bekledim. Diğer taraftan 50 gr kadar antep fıstığı içini robottan geçirip toz haline getirdim. (Ben kaymakla fıstığı karıştırmadım ama normalde karışık olarak yapıyorlar.) Hamur için: Bu içe göre 6 adet milföy hamuru kullandım.(fıstık içi biraz arttı ama keşke hepsini kullansaydım, piştikten sorna az geldi) Her bir milföy hamurunu ikiye kesip merdane ile biraz büyüttüm. Her bir parçanın ortasına bir yemek kaşığı kaymak, bir tatlı kaşığı fıstık içi koyup iki ucu üzerine katladım ve uclarından bastırarak birbirine yapıştırdım. Katlanan kısım alta gelecek şekilde yağlanmış tepsiye dizdim. Yarım saat kadar buzdolabında dinlendirdikten sonra (40 dk -1 saat olsa daha iyi olur, benim zamanım yoktu) üzerlerine yumurta sarısı sürüp 180 derece fırında kızarana kadar pişirdim. Gelelim yorumlarıma: Tadı güzel oldu, ama tam miktarı ayarlayamadım maalesef. Kaymağa göre fıstık içi az oldu. Fıstığı daha fazla olsa tadı daha harika olurdu. Böreği katladıktan sonra açık kalan iki kenarı eğer iyi yapıştıramazsanız piştiği sırada böreğin içi tepsiye akıyor. Açılmaması için bir yöntem de kapatma yerlerine kabarma yerlerine denk gelmeyecek şekilde çırpılmış yumurta sürmekmiş.

Bu böreğin orjinalini göremek için Burayı tıklayın

Not: Masa örtüsü Antep işi.

1 Haziran 2006 Perşembe

Biber+Domates



Öğrenciliği ailesinden uzak yaşayan öğrencilerin anımsayabileceği bir kare sanırım bu fotoğraf. Aslında öğrenci olmaya ne gerek var diyeceksiniz ama ben öğrencilik yıllarımda öğrendiğim için bana patatesli yumurta kadar öğrencilere ait bir yemekmiş gibi geliyor.

Fotoğrafta da seçilebildiği gibi yeşil biber ve domates baş rollerde. Ama bu ikisinin birleşimin daha bukadar güzel olduğu bir birliktelik var mıdır bilemiyorum. Biberleri aslında eskiden daha büyük doğrardım ama eşimin isteği üzerine daha küçük doğruyorum artık.

Doğranan biberler önce az yağda kızardıktan sonra üzerine kabuğu soyulmuş ve küp küp doğranmış domatesler atılır. Tuz, karabier, pul biber ve çok az şekerle birlikte karıştırılıp ağzı kapatılır. Kısık ateşte domatesler yumuşayana kadar pişirilir. Yerken ekmeğin arasına kızarmış yumurta, peynir ve bundan koyunca harika oluyor.

Bunlar da ilginizi çekebilir:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...